Uluslararası Ceza Hukuku, devletlerde Ceza Hukuku kurallarının uygulanmasını inceler. Örneğin, bir İspanyol vatandaşı, İsviçre’de bir İngiliz’i yaralıyor. Bu suça hangi devletin Ceza Kanunu uygulanacaktır, sorusunu, Uluslararası Ceza Hukuku inceler.

Peki; ya Ceza hukuku açısından uluslararası boyutuna bir de uzay boyutu eklenirse ne olur?

Uzayın başat iki gücü Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri, dış uzayın kısıtlayıcı şartlarında insanoğlunun vereceği tepkileri ölçmek adına, gezegende kurulu özel laboratuarlarda birtakım deneyler yapmaktadırlar. Bu deneylerde insanlığın karşılaşabileceği fiziksel zorluklar yanında psikolojik etmenler de ön plana çıkmaktadır. Kimi deneylerde kriminal unsurlar kendilerini göstermektedir. Bu olaylardan belki de en meşhuru şöyle gerçekleşmiştir:

1998 yılında Rus Biyomedikal Sorunlar Enstitüsü’nün yürüttüğü bir deneyde Rus ve Japon yedi erkek astronot ve kozmonot ile Kanadalı bir kadın astronot –Judith Lapierre- tam 110 gün boyunca MIR Uzay İstasyonun bir replikasında yaşadılar. Deneyin amacı uzay benzeri şartlarda astronotların uyum sağlama yeteneklerini biyomedikal düzlemde tahlil etmekten ibaretti. Lakin 110 gün boyunca bazı şeyler ters gitti ve bazı astronotlar suça sürüklendi. Bu suçlar arasında yaralama, cinayete teşebbüs ve hatta Kanadalı kadın astronot Judith Lapierre’ye karşı bir Rus kozmonot tarafından gerçekleştirilen cinsel taciz de bulunmaktaydı.

Ülkelerin ceza kanunları açısından, belli ilkeler kanunun yer bakımından uygulanmasına yön vermektedir. Bunlar; Mülkilik – Şahsilik – Koruma – Evrensellik İlkeleri’dir Türk Ceza Kanunu esas itibariyle mülkilik ilkesini benimsemiştir, ancak boşluklarını diğer ilkelerle doldurmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yer bakımından uygulaması hakkındaki sekizinci maddesinde;

(1) “Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır.

(2) Suç;

a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,

b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,

c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla,

d) Türkiye’nin kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı,

işlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır” denilmektedir. Peki, suç, yabancı bir ülkede işlenirse Türk Ceza Kanunu’nun tepkisi nedir?

Bu sorunun cevapları da kanunun 11, 12 ve 13’üncü maddelerinde hüküm altındadır.

Peki, bir suç uzayda işlenirse ne olur?

Uzayın “res nullius (kimseye ait olmayan şey)” sayılmasına yani herhangi bir devletin egemenliğine girmesine mani olan anlaşmaları daha önceki yazılarımızda tanıtmıştık. Bu temel anlaşmalardan biri olan Dış Uzay Anlaşması’nın sekizinci maddesinde anlaşmaya taraf ülkelerin kayıtlı uzay araçlarında, fırlatıcı ülke olmaları durumunda fırlatılan araçta yargı yetkilerinin devam edeceği kuralı bulunmaktadır.

Çok uluslu uzay araçları bakımından ise uluslararası boyutta imza edilmiş bir anlaşma bulunmaktadır: Uluslararası Uzay İstasyonu Anlaşması.

İlk kez 1988 yılında Kanada, Japonya, Avrupa Uzay Ajansı ve ABD tarafından imzalanan daha sonra 1998’de Rusya’nın da dahil olduğu Uluslararası Uzay İstasyonu anlaşması dört bölümden oluşmaktadır.

1- Yargı yetkisi

2- İstasyondaki deneyler sonucu elde edilen keşif ve icatlara ait fikri ve sınaî hakların korunumu

3- Kaza ve benzeri olumsuzluklar sonucu doğacak tazminat talepleri

4- Ceza Yargısı

Uzun ve stresli bir günün ardından istasyonun ABD’ye ait laboratuvarında bir Avrupalı astronot Kanadalı meslektaşına yumruk atıp yaralasa ve Japonya’ya ait modüle kaçsa ne olur sorusunun cevabı için bu anlaşmanın 22’inci maddesine bakacağız.

Madde mantığında esas alınan unsur, astronotların vatandaşlık bağı ile tabi oldukları ulusal hukuklardır. Ancak bu hükme alternatif olarak, astronotun fiili, milletler arası bir boyut kazanırsa, misal yukarıdaki örnek, failin hareketi neticesinde etkilenen eşya ya da şahsın hukuku kapsamında da hukuksal işlem yapılabilecektir.

Ayrıca suç işlenmesi halinde Uluslararası Uzay İstasyonu anlaşmasının kendi “Geri Verme” yani suçlunun iadesi hükümleri bulunmaktadır. Geri verme, bir devletin ülkesinde bulunan kişinin, başka bir devletin ülkesinde işlemiş bulunduğu bir suçtan dolayı şüpheli veya sanık olması halinde, hakkında soruşturma veya kovuşturma işlemlerinin yapılması ya da hükmolunan cezanın infazı amacıyla, diğer bir devlete, talep üzerine teslim edilmesidir.

Bu anlaşmaya taraf olan devletler arasında bir “Geri Verme” anlaşması ya da protokolü olmasa dahi bu anlaşmanın kendisi suçlunun iadesini sağlayacak protokol yerine geçecektir.

Bu hali ile Uzay Ceza Hukuku’nun somutlaşması açısından uluslararası arenada ilk olma özelliği taşıyan Uluslararası Uzay Anlaşması, gelecekte inşa edilecek uzay ceza hukuku metinleri için örnek teşkil etmeye devam edecektir.

Yavuz Tüğen

Kaynakça

1http://motherboard.vice.com/read/what-happens-when-an-astronaut-commits-a-crime-in-space
2-http://www.state.gov/documents/organization/107683.pdf
3-https://www.quora.com/What-happens-if-you-commit-a-crime-in-space
4-A Julian Hermida, Legal and Criminological Approach to Criminal Acts in Outer Space
5-Space Stations and the Law: Selected Legal Issues