Hemen hepiniz, küre Dünya’nın şeklinin kusursuz bir küre değil, “geoid” denilen yukarıdan bastırılmış, yanlardan şişkin bir biçim olduğunu ilk ve ortaokul ders kitaplarında ve bilimum belgesellerde gördünüz, duydunuz, öğrendiniz. Buraya kadar herşey tamam.

Son dönemlerde ise, internetin yaygınlaşması sayesinde insanlar Dünya hakkında daha detaylı bilgiler edinmeye başladılar. Ancak, bu bilgiler “anlamlandırılamadıkları” için çok fazla yanlış anlaşılmaya yol açıyor. Aslında, yazının başında bahsettiğimiz geoid şekli bile yine anlamlandırılamadığı için bir yanlış anlaşılmanın konusu oluyor.

Biz bile zamanında “dünya yuvarlak değildir” şeklinde bir yazı yazmıştık ve bu yazıda onca açıklama yapmamıza rağmen yanlış anlaşılmalara sebep olmuştuk. Niye? Çünkü insanlar uzun yazıları okumayı sevmiyorlar, başlığına bakıp yargıya varıyorlar 🙂

Öncelikle en büyük yanlış anlaşılmadan başlayalım: “Dünya, eğer üzerindeki okyanusları boşaltırsak yamuk yumuk bir şekildedir. Okyanuslar sayesinde küresel görünür”.

Küre Dünya Earth
Okyanuslar olmasaydı küre Dünya böyle görünürdü düşüncesine yol açan görsel (Telif: GFZ).

Hayır, öyle değil.

Okyanuslar, Dünya’nın yüzölçümünün %70‘ini kaplarlar ve yeryüzünün “görece alçak” alanları doldurmuşlardır. Ortalama okyanus derinliği, yaklaşık 4 kilometre civarında. Elbette okyanuslarda çok daha derin çukurluk alanlar da var. Bu çukurlardan en derini ise, Büyük Okyanus’taki yüzeyden yaklaşık 11 km kadar derine inen ünlü Mariana Çukuru.

Şimdi, okyanusları boşaltalım ve okyanussuz bir Dünya’nın nasıl görüneceğini hayal edelim: Yeryüzündeki en yüksek dağ, Himalayalar’daki deniz seviyesinden 8.848 metre yükseklikteki Everest Tepesi. Okyanuslardaki en derin yer de, Büyük Okyanus’taki 11 km’lik Mariana çukuru. İkisi arasındaki yükseklik farkı toplamı ise; 19.848 metre (19.8 kilometre).

Dünya’nın çapı nedir peki? Ekvatordan ölçerseniz, bir uçtan diğerine 12.756 kilometre. Yani, okyanuslar çıktığında, 12.756 kilometrelik çapa sahip Dünya’daki en yüksek ve en derin yer arasında sadece 19.8 kilometre fark var. Devede kulak, hatta devenin üzerindeki bir sinek kadar bile değil bu fark. Özetle, okyanusları boşalttığınızda, Dünyamız yukarıdaki görselde gördüğünüz gibi eciş bücüş bir şekilde görünmüyor.

Dünya Okyanus
Dünya, okyanusları boşalttığınızda uzaydan böyle görünecekti. İlüstrasyonun üzerinde gördüğünüz o mavi küre, yeryüzündeki var olan toplam suyu bir araya getirdiğinizde ne boyutta bir küre elde edebileceğinizi gösteriyor (Telif: Jack Cook – USGS).

O yamuk yumuk görsel, Dünya üzerindeki “kütleçekim dağılımını” doğru biçimde gösterebilmek için “abartılarak” hazırlanmış eğitsel bir çalışmadan başka birşey değil. Ancak, mühendisler ve fizikçiler için hazırlanmış bu görseli herkesin görebileceği biçimde yayınladığınızda, anlamlandırma sorunu çıkıyor ve yanlış anlaşılabiliyor. Ama artık siz biliyorsunuz.

Gelelim ikinci yanlış anlaşılma olan konuya: “Dünya, kutuplardan basık, ekvatordan şişkince bir geoid şeklindedir”.

Bunu okuyan ve öğrenen insanlarımız da, uzaydan çekilen Dünya fotoğraflarını görünce “e bu kusursuz bir küre gibi duruyor, ekvatordan şişkin eliptik bir şekil olması gerekmiyor muydu?” şeklinde sorup, haklı olarak şaşırıyorlar.

Hayır, şaşırmayın.

İnsanlık bir keşfe imza attığında, bunu duyurmak ister. Coğrafyacılar da, Dünya’nın şekline ait buldukları bu en önemli bilgiyi her yerde söylemekten keyif alırlar. Ancak, kendileri zaten detayları bildikleri için, bu bilgiyi verirken insanları detaylarda boğmaktan kaçınma adına rakamları telaffuz etmezler haklı biçimde.

Japon Himawari uydusu tarafından çekilmiş olan Dünya fotoğrafı (Telif: Japon Uzay Ajansı JAXA).

Şimdi Dünya’nın çapına bakalım: Ekvatordan ölçtüğümüzde, az önce de söylediğimiz gibi 12.756 kilometre. Kutuplardan ölçtüğümüzde ise; 12.713 kilometre. Yani, aradaki fark sadece 43 kilometre! Daha başka bir deyişle, “tam olarak” İstanbul Taksim Meydanı ile, Beylikdüzü arasındaki mesafe kadar.

Uzaydan baktığınızda, 12 bin 700 küsür kilometre çapında bir cismin çapındaki hepi topu 43 kilometrelik farkı hiçbir şekilde farkedemezsiniz. Tabii, ileride uzay turizmi yaygınlaştığında kendiniz çıkıp Dünya’ya bakarak bu farkı görmeye çalışabilirsiniz de, ilginç ve eğlenceli bir deneyim olabilir 🙂

O halde Dünya kusursuz bir küre diyebilir miyiz?

Her ne kadar buna itiraz edenler çıkacak olsa da, “Dünya kusursuz bir küredir” diyebiliriz. Evet, en yüksek ve en alçak yeri arasında 19.8 kilometre ve yine evet, kutuplarla ekvator çapı arasında 43 kilometre fark var ama, bu fark böylesi büyük boyutlu bir “top” için hiçbir anlam ifade etmez.

Hepiniz cam bilyeleri, yani misketleri bilirsiniz. Hatta birçoğunuz çocukluğunda onlarla oynamıştır bile. Bu bilyeler malesef “Dünya kadar” kusursuz bir yapıya sahip değiller. Eğer, Dünya’yı bir misket boyutuna kadar küçültseydiniz, o misketten çok daha kusursuz ve pürüzsüz bir yapıya sahip olduğunu görecektiniz.

Ewa Laurence Bilardo
Bilardo topları, yeryüzünde ürettiğimiz en kusursuz “küre”ler arasındadır (Fotoğraf: Ewa Mataya Laurence – Kadınlar profesyonel bilardo şampiyonu)

Yeryüzünde en kusuzsuz olarak üretilmeye çalışılan “küre”ler, bildiğiniz gibi olimpik bir spor dalı olan bilardo oyununda kullanılan toplar. Bilardo topları, olabildiğince mükemmel bir küre şeklinde üretilmeye çalışılır ki; oynanan oyunda malzeme kusurları ortadan kaldırılsın ve sonuç sadece oyuncuların ustalığına kalsın.

Dünya’yı şu anki haliyle bir bilardo topu boyutlarına kadar küçültürseniz, üretilmiş en kusursuz bilardo topundan bile daha pürüzsüz bir top elde edersiniz. Dünya’nın ekvator ve kutup çapı arasındaki fark ile, en yüksek ve en alçak yerleri arasındaki fark o kadar küçülür ki, o mükemmel bilardo topu üzerindeki kusurlar Dünya’nın bu “kusurlarından” çok daha fazla olur.

Özetle Dünya; çok küçük detayların bile çok çok önemli olduğu işlerle ilgilenen biriyseniz geoid, çok küçük detayların önemsiz olduğu bir işle ilgileniyorsanız, mükemmel bir küredir.

Zafer Emecan

Kapak fotoğrafı: www.alamy.com