“Fizik için zor olan çok şey vardır, fakat imkansız yoktur. Fizik için, ‘bu asla olmaz’ diyemeyiz.”
Doç. Dr. Başak KOŞAR KIRCA-

Evren; sosyal ve bilimsel hayatta sürekli kullandığımız bir sözcük ya da terimdir. Aslına bakılırsa evren sözcüğünün herkesin kendine özgü literatüründe birçok anlamı var. Benim için evren sözcüğüne dair en etkili ve net tanım Greene’nin; “İçinde akla gelebilecek her şeyin bulunduğu bütünlük.” tanımlamasıdır. Sahiden de böyle değil mi? Galaksilerden, yıldız kümelerine; gezegenlerden insanlara, toprağa, kara deliklere, karanlık maddeye kadar her şeyi içinde barındıran bir bütün.

Peki hayal gücümüzün sınırlarını biraz zorlayalım. Sizlerden, başka bir dünyada sizin aynınız olan, sizden farklı kararlar veren sizin yaptığınız seçimlerden farklı seçimler yapan bir kopyanız olduğunu düşünmenizi istesem nasıl bir tepki verirsiniz?

Bu durum belki bazıları için hayalden öte gidemeyecek, bazıları için ise saçma olan ve bazıları için ise ‘Fizik’te imkansız hiçbir şey yoktur.’ düşüncesi ile mümkün olan bir durumdur. Bahsettiğim bu başka dünyaları bizler Paralel Evrenler olarak adlandırmaktayız. Bu yazıda; “Paralel Evrenler nedir, Çoklu evren ne anlama gelir, Bilimsel dayanakları nelerdir?” gibi birçok soruya cevap arayacağız.

Ama başta şunu belirtmeliyiz ki, paralel evrenlerin varlığına dair henüz bir kanıt veya veri bulunmamakta. Ancak bazı bilimsel temellere dayanarak var olduğuna dair düşünsel gözlemlerimiz mevcut.

O halde öncelikle Paralel evreni tanımlandıralım: Paralel evren, çoklu evren olarak tanımlanan birbirinden farklı gözlemlenebilir evrenlerin hipotezsel olarak toplamlarıdır. Dolayısıyla bu tanımdan yola çıkarak kendi evrenimizin bu çoklu evrenlerin yalnızca bir parçası olduğu yorumunu yapabiliriz.

Paralel evrenler konusunda ilk yorumlardan biri felsefe alanında yapılmıştır. Bu yorum 1970’lerde ortaya atılan Modal Realizm’dir. Bu görüşe göre; çoklu evreni meydana getiren evrenler birbirleri ile bağlantılıdır. Belirli Fizik ve Matematik kurallarına sahip olan bir sistemin tek bir parçasıdır. Birbirlerinden ayrı değillerdir. Spektrumun diğer ucunda bulunan ve birbirlerinden tamamen farklı olan bütün muhtemel dünyalar aynı anda eşit bir gerçeklik düzeyinde varlardır.

Modal Realizm’i felsefi temellerle paralel evrenleri anlamamıza yarar. Fizik ve matematikçilere göre ise, bütün sistemlerin matematiksel olarak eşit düzeyde gerçek olduğu ortaya atılmıştır.

Paralel evrenlerin varlığı kesin değil ve henüz bir kanıtımız yok demiştik. Ancak kesin olarak bildiğimiz bir şey var ki, o da evrenin sürekli genişliyor olmasıdır. Bu görüşün kaynağı ünlü deha Albert Einstein’in, Genel Görelilik Kuramıdır. Genişleyen evrenimiz gibi neden farklı evrenler mevcut olmasın ki?

Çoklu evrenleri çift yarık düzeneği ile daha kolay anlayabiliriz. İki farklı düzenek Çift Yarık düzeneği olduğunu düşünelim ve bir de gözlemcimiz olsun. Bu düzeneklerden birinden geçen elektronların hangi delikten geçtiği net olarak gözlemlenebiliyor olsun. Bir diğer düzenekte ise bu ayrımın farkına varamıyor olalım. Dolayısıyla ikinci düzenekte bir girişim desenine rastlayamayız. Elektronun nerede olduğuna baktığımızda dalga fonksiyonları çökmez lakin evren bölünür  -bu bölünmeye gözlemcide dahildir-. Bu üst üste binme durumu çoklu evrenlerdir.

Çoklu evrenlerin var olduğuna zemin sağlayan bir başka teori de, Quantum Fluctuantion yani Kuantum Dalgalanmalardır. Kuantum Dalgalanma, ünlü bilim insanı Heisenberg’in bir parçacığın momentumu ve konumu tam doğrulukla ölçülemez ilkesi (Belirsizlik İlkesi) dahilinde enerji miktarındaki geçici değişimdir.

Buna bağlı olarak somut bir örnek verecek olursak bir kütüphanede olduğunuzu hayal edin. Bu kütüphane boyutunda dalgalanmalar söz konusu olacaktır. Dolayısıyla aynı zamanda bir galaksi boyutunda dalgalanmalar söz konusu olacaktır. Buna bağlı çoklu evrenlerde bulunduğunuz kütüphanenin, sizin, gözleyebildiğiniz en ufak maddelerin bir kopyası olmak zorundadır.

Çoklu evrenlerin varlığına dair yorum yapabilmemizi sağlayan teoriler var. Bunlardan ilki Sicim Teorisi diğeri ise Sicim Teorisinin benzeri olan M-Teori’dir.  İlk olarak Sicim Teorisi’nden bahsedelim:

Sicim teorisi ‘her şeyin teorisi’ olmaya aday olan teorilerdendir. Bu teoriye göre evren noktalardan değil nokta benzeri titreşen sicimlerden oluşmuştur. Her bir titreşim bir elektrona karşılık gelir. Sicim teorisine göre evren 4 değil, 10 uzay 1 zaman boyutu olmak üzere 11 boyutludur.

Witten’in fikir babası olduğu ‘her şeyin teorisi’ olmaya aday ikinci bir teori olan M-Teori, Sicim teorisine çok benzer. Sicim teorisinde sicim olan nokta benzeri parçacıklar, burada titreşen zarlar yerini alır.

Bazı kaynaklarda Einstein’ın “Tanrı zar atmaz” sözüne karşılık, Niels Bohr’un Einstein’a “Tanrı’ya ne yapması gerektiğini söylemeyi bırak” diye çıkıştığı söylenir.

 

Bu teoriler (Sicim Teorisi de M-Teori de henüz gözlemsel kanıtlara sahip değildir, sadece matematiksel temellere dayanırlar) bilim insanları tarafından Büyük Patlamayı ve tekilliği açıklar nitelikte görüldü. Yani, iki sicim veya iki zarın çarpışması sonucu büyük patlamanın gerçekleşmiş olabileceği ortaya atıldı. Bu teorilerin çoklu evrenlerle olan bağlantısına gelecek olursak; farklı yerlerde farklı iki sicim veya zarlar çarpıştı ve yeni evrenler oluştu diyebiliriz.

Paralel Evren Türleri

Paralel evrenler I, II, III ve IV tür olmak üzere dört sınıf altında incelenmektedir.

I. Tür Paralel Evren: Tegmark’ın çok uzaklardaki Hubble hacimleridir şeklinde tanımladığı paralel evren türüdür. Bu çok uzak evrende kopyalarımız yaşar. Bizim seçimlerimizden farklı seçimler yapar, bizim aldığımız kararlardan farklı kararlar alırlar. Bizim evrenimizde olabilecek her şey bu tür evrenlerde çoktan yaşanmıştır

II. Tür Paralel Evren: Metaevrende bulunan baloncuk evrenlerin herhangi birinde biz ister istemez hayat buluruz. Yaşama uygun olmayan baloncuk evrenlerde ise yaşam formları bulunmaz.

III. Tür Paralel Evren: Everett tarzı kuantum fiziğinde bulunan paralel evrenler bu tür evrenlerdir.

IV. Tür Paralel Evrenler: Tegmark tarafından sınıflandırılmıştır. Bu tür paralel evrenlerdeki fizik yasaları diğer tüm evrenlerden tamamıyla farklıdır.

Yazımızda sunduğumuz paralel evrenler, henüz teorik olarak inceleniyor. Ancak içerikte bahsettiğimiz Sicim Teorisi, M-Teori, Görelilik Kuramı; paralel evrenlerin varlığına matematiksel kanıtlar sunmaktadır. Kim bilir belki bir gün, farklı bir evrendeki kopyamızdan bir sinyal alırız.

Kulağınıza imkansız gibi mi geliyor? Bir zamanlar kara deliklerin var olması da imkansızdı oysa ki…

Hazırlayan: Sultan Kış

Kaynakça:
Brian Greene / Saklı Gerçeklik
Kerem Cankoçak / Çoklu Evrenler veya Paralel Evrenler
https://web.itu.edu.tr/~kcankocak/docs/Coklu-evrenler-kerem-cankocak.pdf